Evladını kaybeden, acılı bir anne acılarıni dindirmek ümidiyle bir din adamın yanına gitmişti:
Cinli din adamı, üzüntülü anneye acısını yatıştıracak sözler söylemek yerine, ona bir görev verdi:
" Bana yaşam boyunca hiçbir acı tatmamış olan bir evden bir avuç dolusu hardal tohumu getir, " dedi. " Onu senin yaşamındaki acıyı yok etmek için kullanacağız. "
Üzüntülü anne, bu sihirli tohumunu isteyebilmek için, acının bilinmediği bir ev aramaya başladı. Sonunda çok büyük ve görkemli bir konak gördü ve umutla kapısını çaldı.
" İçinde, acının asla yaşanmamış olduğu bir ev arıyorum, " dedi. " Bu güzel konağı görünce, burada acının yaşanmadığına inandım ve aradığım yerin burası olduğuna karar verdim. "
Konagin sahipleri acılı anneyi içeri aldılar, ona ikramda bulundular ve acısını dimledikten sonra, aradığı yerin burası olmadığını söylediler.
" Siz yanlış yerdesiniz, " diye söze başladılar ve sonra da baslarına geçen tüm acılı olayları anlattılar.
Acılı anne, ev sahiplerini dinlerken onlara acımaya başladı:
" Onlar benden acılı, " dedi kendi kendine.
" Bunlara birilerinin kesinlikle yardımcı olması gerekir."
Çevrede onlara yardım edecek kimsenin bulunmadığını görünce bir süre orada kaldı ve elinden geldiğince bu acılı aileye yardımcı oldu.
Acılı anne daha sonra kentte yine sokak sokak dolaşarak, içinde acının yaşanmadığı başka evler aramaya sürdürdü. Fakat hangi evin kapısını çaldıysa, tümünde acılı öyküler dinledi. İçinde acının yaşanmadığı bir ev bulamamış. Fakat kapısını çaldiğı bi evlerdeki acılı tüm kişilerin acılarını paylaşarak onlara yardımcı olabilmişti.
Acılı anne, gittiği evlerde tanıştıgı acılı kişilerin acılarını azaltabilmek için onlara yardımcı olmaya kendini o denli kaptırdı ki, bir süre sonra kendi yüreğindeki evlat acısının da azalmaya başladığını da gördü.
Ve sonunda, sihirli hardal tohumunu aramayı da, içindeki acıyı da unuttuğunun farkına vardı.
- Brian Cavanaugh -
- Alıntı -
Sevgiyle kalın !