“İnsanın hayali ile elde edişi arasında yalnızca tutkusunun aşabileceği bir mesafe bulunur.”
Halil Cibran
Gerçek aşkı istiyorsanız, tıpkı Şems gibi dünyanın bir ucunda da olsa aşkınızın var olduğuna inanmanız gerek. Önce inanın ve coşkuyla isteyin, evren onu size getirecektir. Umutsuzluklar aşkın önündeki en büyük dirençtir.
Eğer gerçekten ruhunuzun diğer yarısını istiyorsanız onu arzulayın. Tüm tutkularınızla.
Eğer o insanı bulamayacağınıza ya da bulduğunuz insanla beraber olamayacağınıza inanıyorsanız, değil o kişi ile birlikte bir hayat kurmak, karşılıklı kaldırımlarda bile yürüyemezsiniz. Devamlı acı çeker durursunuz. Birlikte olduğunuz insanla bir gün ayrılacağınızdan korkuyorsanız onunla bir gün değil her gün ayrılırsınız. Çünkü korktuğunuz ayrılığın başınıza geleceğine garanti verebilirim.
Tekrar söylüyorum, önce düşünce sisteminizi gözden geçirin.
-Kompleksleriniz mi var, tutkulu bir ilişkiyi hak etmediğinizi mi düşünüyorsunuz?
-Kendinizi sevmiyor musunuz?
-Korkularınızdan dolayı aşka inancınız, ona ayıracak enerjiniz, isteğiniz yok mu?
Sizi engelleyen bu konuları bir an önce çözmelisiniz. En azından bu sorunlarınız için kabule geçmeniz bile bir adımdır.
Bilir misiniz tüm spor müsabakalarında eşit güçler arasında en çok isteyen, kazanacağına en fazla inanan maçı alır.
Konu aşksa, yaşınız hiç de önemli değil, ister 18 ister 98 yaşında olun aradığınız aşkla ilgili uyum sağlayacak bir enerji düzeyine geldiğinizde aynı enerji düzeyinde bir aşk size gelecektir. Bu bakımdan enerji, düzeyini yükseltmek önceliklidir.
Bir numaralı hedefiniz gerçekte aşkınızın bir yerlerde sizi beklediğine ve tıpkı sizin gibi onun da sizi bulmak için hevesli olduğuna inanmanız olmalı. Buna ve kendinize inanıyor musunuz?
Peki, ben gerçek aşkınız demekle neyi kastediyorum? Bir anlamda dillere pelesenk olmuş ruh eşi diyebiliriz. Derin ve yoğun bir bağınız olan ve yanında kendinizi bulabileceğiniz kişiden söz ediyorum. Yani sizi tamamlayan kişi sizin ruh eşinizdir. Çünkü korkularımız, içi çatışmalarımız isteklerimizle çeliştiği zaman aşkla ilgili tüm olasılıkların etrafımızda olduğunu fark etmemizi engeller.
Evrensel çekim yasasına göre bizler kendi varoluşumuzla uyuşan insanları, olayları ve koşulları kendimize çekeriz. Yani kendi inançlarımızla tutarlılık gösteren deneyimleri kendimize çekeriz. Paraşütle atlamaktan korkan bir insan asla uçaktan paraşütle atlayamaz.
Eğer biz kendimizi aşka değer görüyorsak ve hayal gücümüzle sınırlarımızı zorluyorsak, kendimize çektiğimiz insanda tutkulu bir aşık olacaktır. Bulacağımız insan da aşkın sınırlarını zorlayan muhteşem bir insan olacaktır. Haydi, hemen şimdi ‘Aşk’ınızın hayalini kurmaya başlayın.
Tanrı dünyayı sevgi olarak yarattı da biz farkında değiliz. Düşünün hayattaki en güzel duygu Sevgi değil midir?
Haydi, şimdi tüm komplekslerinizden, yaşadığınız kötü deneyimlerden, negatif duygulardan uzaklaşın.