Başarı, azim ve sabır üzerine tarihteki ünlü kişilerin hayatlarından ders verici örnekler ve başarılı olmanın kuralları:
1. Çok çalışın!
Meşhur alimlerden biri, insanın maddî manevî her konuda başarılı olmasını çalışmaya bağlar ve şöyle derdi:
— Suyu düşünmek, susuzluğu gidermez. Odunu düşünmek, insanı ısıtmaz. Bu misaller gibi, insanın bir şeyi sadece düşünmesi ve istemesi de, insanı hedefine ulaştırmaz. Başarı için, çok gayret, çok çalışmak ve uyulması gerekli tüm şartlara riayet etmek lâzımdır.
***
Amerikanın en büyük işadamlarından Çelik Kralı Andrew Carnegie, New York’ta bir kolejde yaptığı konuşmada, gençlere şu öğüdü vermişti:
— Gençleri çeşitli sınıflara ayırabiliriz. Vazifelerini yapanlar vardır. Vazifelerini yaptıklarını iddia edenler vardır. Üçüncü bir grup daha vardır ki, onlar vazifelerini yaptıktan sonra, biraz daha fazlasını yapmak için çalışırlar. Hayatta büyük başarı elde edenler, işte bu gruptaki gençlerdir. Sadece kendine verilen görevi yapmak, çalışkanlık değildir. Çalışkanlık, insanın çalışma potansiyelini tam kullanmasıdır.
2. Cesaretli olun, yenilgi ve zorlukların üzerine gidin!
Yenilgi, hiçbir zaman büyük müzisyen Handel’i pes ettirememiş, tam aksine felâket onun enerjisini bir kat daha arttırmıştır. Borçlarını ödeyemez duruma geldiğinde bile o, hayal kırıklığına düşmemiş; geceli gündüzlü çalışarak bir sene içinde ölümsüz pek çok besteyi yapmıştır.
Biyografisinde denildiği gibi, “O, her şeyi cesaretle karşılamış ve hiç kimsenin yardımına gerek duymadan on iki kişinin yapacağı işi, tek başına yapmayı başarmıştır.”
***
Afrika kâşiflerinden gezgin David Livingstone’a, Güney Afrika’daki bir dernek şu mektubu göndermişti:
— Bulunduğunuz yere ulaştıracak iyi bir yol buldunuz mu? Eğer buldunuzsa, bize bildirin de size katılmak isteyenleri yanınıza gönderelim.
Livingstone’un bu isteğe cevabı şu oldu:
— Eğer buraya iyi yol varsa gelmek isteyenleri ben istemiyorum. Benim, yol olmadığı halde buraya gelmek isteyenlere ihtiyacım var. Yolu olan yere herkes gider. Hüner, yolu olmayan yere varmayı başarmaktır. Tüm keşifler, bu gibi azimli insanların eseridir.
3. Çevrenizde olup biten her şeye dikkat edin ve iyi bir gözlemci olun!
İnsanlar arasındaki en önemli farklardan birisi, dikkattir. Gözleri önünde asılı duran bir ağırlığın, ölçülü bir hareketle gidip geldiğini Galileo’dan önce, birçok insan gördü. Ama bu gerçeğin önemini ilk anlayan Galileo olmuştur.
***
Sir Samuel Brown, yaşadığı Tweed Irmağı civarında ucuza bir köprü kurmak amacıyla araştırmalara başladı. Bahçede gezinirken gördüğü örümcek ağı ona, demir ipler ve zincirlerle bir asma köprü kurma fikrini verdi. Sonuç ise, onun icadı olan asma köprüdür.
***
Kimya hocası, kötü kokulu bir sıvıyı masanın üzerine koyarak öğrencilerine:
— Gözlem melekelerinizi iyi kullanmıyorsunuz, dedi. Ve bir parmağını sıvının içine sokarak ağzına götürdü. Öğrencilerinden de aynı şeyi yapmalarını istedi. Öğrenciler, ister istemez parmaklarını sıvıya batırdılar, ağızlarına götürdükleri zaman da yüzlerini ekşittiler. Öğretmen, öğrencilerini tekrar azarladı:
— Bir daha söylüyorum: Gözlem melekelerinizi iyi kullanmıyorsunuz. Eğer dikkatli bakmış olsa idiniz, ağzıma götürdüğüm parmağın sıvıya batırdığım parmak olmadığını fark ederdiniz.
Bakmak ile görmek arasındaki farkı ne zaman anlayacağız?
4. Yapılması gereken işleri savsaklamayın!
Hayatta büyük başarıların elde edilmesinde tesadüfün ve şansın çok az payı vardır. Bazen atılganlık, istenen sonucu alabilirse de, en güvenli başarı yolu; çalışma ve sabır yoludur. Başarılı insanlar, ayrıntılardan nefret edenler değil, o ayrıntılar üzerinde dikkatle çalışanlardır.
Ünlü ressam Nicholas Paussin, başarısının sırrını şöyle açıklar:
— Yaptığın her işi, en iyi şekilde yapmaya gayret et!
Bir arkadaşı, ona, İtalyan ressamları arasındaki büyük şöhreti nasıl yakaladığını sorduğunda Paussin şu cevabı vermiştir:
— Çünkü, ben yapılması gereken hiçbir şeyi ihmal etmedim.
5. İmkansız kelimesini unutun!
Bir şeyi yapmayı aklına koyan insan, verdiği bu kararla engelleri aşarak hedefine ulaşır. Richelieu de, Napoleon gibi, “imkânsız” kelimesinin literatürden çıkarılmasını, lügatlerden silinmesini isterdi.
Onun, en çok nefret ettiği kelimeler şunlardı:
— Bilmiyorum.. Yapamam.. Mümkün değil…
Israrla şunu söylerdi:
— Öğrenin! Yapın! Tecrübe edin!
***
Robert Fulton, ilk buharlı gemi modeli üzerinde çalışırken, arkadaşları onu, “gerçekleşmesi imkânsız” diyerek teorisinden vazgeçirmeye çalışmışlar; buharlı gemi yerine, yelkenli gemilerin hızını ve randımanını artıracak bir cihaz geliştirmesini istemişlerdi. Fulton:
— Hayır, olmaz, dedi. Gelişmek için dış kaynaklara dayanan bir şey beni ilgilendirmez. Güç, o şeyin kendi içinden gelmeli… İçten destekli güç düşüncesi, Fulton’un buharlı gemiyi icat etmesini netice vermiştir. Bizler çevremize BAĞIMLI olduğumuz için hayallerimizi gerçekleştiremiyoruz. Kişiler çevrelerine BAĞIMLI değil BAĞLI olmalılar.
6. Boş konuşmayın!
Einstein’den bir gün, hayatta başarılı olmayı, matematiksel bir ifade ile anlatmasını istediler.
Bu büyük fizik bilgini cevaben dedi ki:
Eğer (a) hayatta başarılı a olmayı gösterirse, formül şöyledir: a = x + y + z.
Bu formülde (x) çalışmayı, (y) de dinlenmeyi gösterir.
“Peki, (z) neyi gösterir?” diye sordular. Einstein cevap verdi:
— (z) de, çenenizi tutmayı… Gün içinde yaptığımız konuşmaları bir düşünelim, lüzum konuşmalar, işler için harcadığımız zamanı bir şeyler öğrenmek için harcarsak neler başarabiliriz?
7. Bazı başarıların sadece bilgiye değil, kabiliyete de bağlı olduğunu unutmayın!
Genç bir müzisyen, Mozart’a:
— Senfoni nasıl yazılır? diye sormuştu. Mozart:
— Niye önce basit şarkılarla başlamıyorsun? dedi. Genç:
— Ama siz on yaşında iken senfoniler yazdınız, deyince Mozart şu cevabı verdi:
— Evet, ama ben, senfoni nasıl yazılacağını kimseye sormadım ki…
Kabiliyetlerimizi dikkate alamadan yaptığımız çalışmalar, akıntıya karşı kürek çekmektir.
Einstein der ki: Aslında herkes dahidir. Ama siz kalkıp bir balığı, ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, tüm hayatını aptal olduğuna inanarak geçirir.
8. Ne kadar yetenekli olursanız olun, kendinizi geliştirmeye ve kapasitenizin üstüne çıkmaya çalışın!
Müzikte çağın en büyük tenoru Enrico Caruso, sahneye çıkmadan önce son derece heyecanlanır, adeta tiril tiril titrerdi. Bir keresinde, New York Metropoliten operasında, Verdi’nin “Maskeli Balo”su oynanıyordu Caruso’yu gerginlik içinde titrerken gören mesleğe yeni başlamış bir bayan, hayretle sordu:
— Bay Caruso, niye bu kadar heyecanlısınız?
Caruso, tam bir ciddiyet içinde şu cevabı verdi:
— Diğer müzisyenler yeteneklerinin yüzde 100’ünü kullansalar bile, ben yüzde 150’sini kullanmalıyım. İnsan, kabiliyetlerini tam kapasite kullanmakla yetinmemeli; kendi kendini aşmaya zorlamalıdır. Çünkü kalıcı başarılar, ölümsüz eserler, hep kendini aşabilen yüksek performans gösterenlerin ürünleridir.
9. Herşey mükemmel olsa bile, bazı işlerin asla aceleye gelmeyeciğini sakın aklınızdan çıkarmayın, sabretmeyi öğrenin!
İkinci dünya Savaşı’nın ilk yıllarında, Amerika seferberlik dairesi müdürü Elmer Knudsen, işlerin gerektiği gibi hızlı yürümediğini söyleyerek, kendisini tenkid edenlere şu cevabı vermişti;
“Unutmayınız ki, bugün bu ülkede, dünyanın en iyi hastanelerine, en iyi anestezi uzmanlarına, en iyi çocuk doğum doktorlarına ve en iyi hastane personeline sahibiz; ama bütün modern bilgilerimize ve tıp alanındaki araştırmalarımıza rağmen, bir çocuğun normal doğumu için 9 ay beklememiz gerekiyor.