Çok akıllı olarak bildiğiniz beyninizin aslında bir aptal kutusu olduğunu söylersem ne dersiniz? İtiraz ettiğinizi duyuyor gibiyim. Öyleyse şimdi lütfen söylediklerimi uygulamaya başlayın ve sonuca siz karar verin böylelikle söylediklerimin doğru olduğunu da yaşamış olursunuz. Haydi bakalım. Şimdi beyninizi keşif etme macerası başlıyor.
Öncelikle bir hayal kurmanızı istiyorum. Geleceğinizle ilgili, plan ve projelerinizle ilgili ne istersiniz onu kurgulayın. Görüntülere, seslere ve hislere lütfen dikkat edin. İçinizdeki duygularınızın kurmuş olduğunuz hayalle bütünleştiğini farkettiniz mi? İçinizde sevinç, huzur ya da mutluluk hislerini deneyimlediniz öyle değil mi? Peki gerçekte olan ne var, hiçbirşey. Ne oluyor da hayal kurmaya başladığınızda duygularınız gerçekleşmiş gibi bir duruma geliyor. Ne mi oluyor? Olan şey şu; siz hayal kurmaya başladığınızda o çok zeki olarak bildiğiniz beyniniz hayali gerçekmiş gibi algılıyor ve ona göre tepki veriyor. Yani kısaca beyniniz hayal ile gerçeği birbirinden ayırt edemiyor. Negatif üretmek ve negatif istasyonlarda kalmak asli görevlerinin arasında. Neden insanlar sürekli odaklanma ve konsantrasyon eksikliği sorunu yaşarlar. Biliyor musunuz? Beyinlerini nasıl yönlendirmeleri gerektiğini bilmediklerinden. En küçük bir ürün aldığımızda bile bize kullanım klavuzu verilir. Peki ya Beynimizin kullanma klavuzu nerede? Onu gerçekten kullanmasını biliyormuyuz? Hayır tamamen ona teslim olmuş durumdayız. Zamanımızın büyük bir bölümünü onunla mücadele halinde geçiriyoruz. Ancak bilmelisiniz ki onunla girmiş olduğunuz her türlü mücadeleden galip çıkacak olan odur. Neden mi? Çünkü; hayatımızın kontrolünün %99.9’u Bilinçaltı zihnimizde. Patron o. Bilinçaltınız. Beyniniz olumsuzluk ekleri olan -me ve -ma’ları dahi işleme almaz. Lütfen kırmızı etekli kızları düşünmeyin, düşünmemenizi söylemiştim. Oysaki kendinizi kırmızı etekli kızları düşünürken buldunuz. Üzülmeyin burada sizin bir suçunuz yok. Beyninizin çalışma yapısı böyle. Her bireyin özel bir beyin yapısı, algılama filtreleri, gerçekliklere bakış açıları, duygu ve davranış boyutları tamamen farklı. Şimdi size sorsam Atatürk’ün doğum tarihini biliyor musunuz? Evet dersiniz. Peki bildiğinizi nereden biliyorsunuz? Richard Bandler’ın doğum tarihini biliyor musunuz? Muhtemelen hayır o da kim diye soracaksınız. Peki bilmediğinizi nereden biliyorsunuz? Çünkü bildiğinizi gösteren görüntü, ses ve duygudan yoksunsunuz. Bu kadar basit. Temelde her birimizin beyni V(Görüntü) A(Sesler) K(Duygular-kinestetik) bütünlüğü ile çalışır. Bozulmuş bir algılama sisteminde denge yoktur. Yaşamın her alanında ister özel isterse iş dünyasında olsun asıl olan dengedir. Denge Denge ve yine Denge.
Sonuçta; bozulmuş bir algılama sisteminden kurtulmanın temeli beyninizin çalışma yapısını öğrenmek, içsel dünyanızda kopmakta olan fırtınalardan haberdar olmak, dışsal faktörle içsel duygu arasındaki akımın farkında olmak, duyguların davranışların ön habercileri olduğunu bilmektir. Yaşam dediğimiz şeyin aslında;
ETKİ ->--- davranış seçenekleri --- TEPKİ olduğunu bilerek davranırsanız istediğiniz sonuçlarla bütünleşmenin çok daha kolay olduğunu görürsünüz. Önemli olan çok çalışmak değil akıllı çalışmaktır.