Çekinmeyin, işinizden zevk almaya bakın

Yok yok, sandığınız gibi değil. Bu okuyacağınız bir ‘madem ki tecavüz kaçınılmaz…’ haberi değil. Aksine. Madem ki günümüzün en az 8 saati işte geçiyor bari mutlu olmayı öğrenelim.
Calışmak ve zevk almak, pek çoğumuz için iki zıt fiil. Çalışanların çoğu işinden mutsuz. Hürriyet İK’nın yenibiris.com üzerinden yaptığı ankete katılanların yüzde 58’i ‘işimi sevmiyorum’ diyordu. (*) Oysa günümüzün en az üçte biri iş yerinde geçiyor. Ama biliyoruz ki mutlu çalışan daha verimli ve daha başarılı oluyor. Ve başarılı olan çalışan da işinde daha mutlu. Demek ki bir ‘pozitif döngü’ söz konusu. Yani işimizde mutlu olursak başarılı olmamız daha kolay, ki bu da mutluluk vesilesi. Ve işimizde mutlu olmak için yapmamız gerekenler de aslında küçük şeyler.

1- Angaryaları azaltın
      Angarya dediğimiz patronun yahut müdürün sizden istedikleri değil tabii ki, iyi bir organizasyonla kurtulabileceğiniz gereksiz ve sevimsiz işler. Cuma akşamı mesai biterken ve bir hafta boyunca yaptıklarınızı ve yapamadıklarınızı gözden geçirirken, bir sonraki haftanızı da planlayın, kısa ve öz bir ‘yapılacaklar listesi’ hazırlayın.
Bu listede mutlaka sizi mutlu edecek işler de olsun. Severek yapacağınız işlerle yapmak zorunda olduklarınızı dengeleyin. Sevimsiz işleri (okunması gereken rapor, yapılması gereken toplantı vs) haftaya yayın, birer birer devirin. Sizi bekleyen keyifli işlere odaklanmak sizi mutlu edecektir. Tatsız bir işi aradan çıkardıktan sonra, severek yapacağınız işlerin sizi beklediğini bilmek şevkinizi artıracaktır.

2- Günlük hayatınızı renklendirin
   Tatsız rutinden kurtulmak için her hafta programınıza farklı bir şey eklemeye çalışın. Sohbetinden hoşlandığınız bir müşteriye çay içmeye gidin. Hiç gitmediğiniz bir şehre gidip bayileri gezin. Güçlü ve başarılı olduğunuz alanlarda çıtayı yükseltin, kendinize daha büyük hedefler koyun, ki biraz heyecan yaratın.

3- Hayalgücünüzü koyuverin
   Hayal kurmak, yeni fikirler geliştirmek, yeni hedefler koymak için kendinize zaman yaratın. Bilmediğiniz, daha önce denemediğiniz alanlara dalın. Ufkunuzu açacak, yeni fikirlerin doğmasına, ilham gelmesine imkan verecek şeyler yapın. Mesela bir fütürist konferansına katılın, sinema eleştirmenliği seminerine gidin, hiç fikriniz olmayan bir alanda, mesela seracılık üstüne kitaplar okuyun. Dünyanızı büyütün.

4- Kendinizi gaza getirin
   Aldığınız sonuçtan, başardığınız işlerden dolayı mutlu olmak hakkınız. Kimse aferin demese, takdir etmese bile (*), kendi kendinizi tebrik edin, başkalarının karşısında alçakgönüllü davranın ama, kendinizle yalnız kaldığınız zaman koyuverin gitsin: “Aferin be sana, başardın, büyüksün!” Başardığınız işleri, kopardığınız sözleşmeleri, tutturduğunuz hedefleri alt alta yazın. Böylece kendi ‘artı değerinizi’ fark edersiniz. Ekibiniz bir başarıyı kutluyorsa, sakın kenarda durmayın, payınızı alın. Şaka yollu da olsa, başarıdaki payınızı hatırlatın: “Jale, Hikmet, Mustafa ve tabii muhteşem müdürleri Aylin, bu başarımızla övünüyoruz!”

5- Bildiklerinizi öğretin
   Pedagojik tarafım sıfırdır diye düşünseniz bile, bildiklerinizi öğretmeyi deneyin. Bildiğini paylaşmak, başarılı uygulamaları öğretmek, tecrübesinden herkesi faydalandırmak ve heyecanını çevresiyle paylaşmak iyi bir liderin özellikleridir. Ayrıca kendinizi daha faydalı hissetmek ve şefi olduğunuz orkestranın daha uyumlu, dolayısıyla da daha iyi çaldığını görmek sizi mutlu edecektir. Bu mentor rolünü benimseyin. Ve her sabah işe başlarken kendinize şu soruyu sorun: “Bugün arkadaşlarıma ne öğretebilirim?”

6- Çalışma ortamınızı güzelleştirin
   Ortam güzel olunca insanın canı çalışmak ister, enerjisi ve mutluluğu artar. Ortalığı toplayın, lüzumsuz (ve sürekli dikkatinizi dağıtan, kalabalık edip size vakit kaybettiren) şeyleri eleyin, atın, dosyalayın, düzenleyin. Renkli dosyaları tercih edin. Duvara güzel resimler asın, sizi gaza getiren yahut heyecanlandıran, ünlü insanların güzel sözlerini yazın…

7- Protokolsuz sohbet edin
   Günaydın! Nasılsın? Nasıl gidiyor, projede ne noktadasın?.. Koridorda gördüğünüzde, öğlen yemekte, ara sıra bir çalışanın odasına daldığınızda, bu küçük ‘ilgi’ cümleleri ilişkilerinize tahmin edemeyeceğiniz kadar olumlu etki yapacaktır. Başkalarıyla, etrafınızdakilerin sorunlarıyla gönülden ilgilenirseniz pozitif bir ortam yaratır, siz de bundan mutlu olursunuz. İnsanların gözünün içine bakmayı ve gülümsemeyi hiç ihmal etmeyin.