CHP'de Kılıçdaroğlu'nun liderliği

Merhabalar Sevgili “idealhaber.com” okuyucuları. Yaşarken her şeyin beklentileriniz doğrultusunda olmasını diler sevgilerimi sunarım. CHP’deki Kemal Kılıçdaroğlu liderliği ve çatlak seslerle ilgili değerlendirmelerimi bir siyasi koç olarak sizlerle paylaşacağım.

CHP Lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu referandum sürecinde “hayır” cephesinin liderliğini başarılı bir şekilde yapmıştır.

- Peki Sayın Kılıçdaroğlu referandum sürecinde gerçekten parti içindeki çatlak ses çıkaran vekillerin suçladığı gibi başarısız mı olmuştur?

- Tek Adam rolüne mi soyunmuştur?

- Ya da kendisinin dışında kimsenin salon, miting, tv programı yapmasına izin mi vermemiştir?

CHP Lideri Kılıçdaroğlu Meta Davranış Programları gereği; her zaman ortak akıl arayışı, istişare toplantıları, özgürlük, adaletli yaklaşım ve demokratik davrandığını net olarak görüyoruz. Çünkü bu Sayın Kılıçdaroğlunun davranış kalıbıdır. Kendisinin bunları yapmak için rol modeli arayışına gerek yoktur. Bu kalıp onun “ÖZ-DURU” kalıbıdır.

NEDİR 16 NİSAN DAN SONRA CHP’DEKİ ÇATLAK SESLER

16 Nisan referandumunun üzerinden “16 gün” geçmiş, YSK’nın açıklamış olduğu sonuçlara ilişkin kurumlara itiraz ve hak arama çalışmaları devam ederken ne oldu da bu çatlak sesler çıkmaya başladı? Çok basit CHP’nin içinde Deniz Baykal ekibi, Muharrem İnce, Fikri Sağlar ve ekibi zaten çatlak ses idi. Tek farkları sesleri “cılız” çıkıyordu. İçeriden gelen bu seslerin amacı “dışsal iktidar” olma, sorumluluk alma arayışı değildir. Bu seslerin tek amaç ve beklentileri “içsel iktidar” arayışlarıdır. Ancak bu olmayacak duaya amin demektir.

DENİZ BAYKAL ÇIKIŞI

Türk siyasetinde eski ve oldukça deneyimli bir siyasinin “akıl tutulması” çıkışlarına şaşırmadım desem yalan olur. Bir siyasi koç olarak diyebilirim ki böyle akıl tutulması ve kendisiyle çelişkili bir çıkışı siyasi dünyaya yeni adım atmış hiçbir akıllı siyasetçi yapmaz. Deniz Baykal referandum çalışmalarında “hayır” kampanyası için mi çalıştı yoksa kendisi için mi? Sanki Parti Genel Başkanıymış gibi; salon, kahve, miting, televizyon programlarına serbestçe katılmadı mı? Kılıçdaroğlu tarafından engellendi mi? HAYIR.

Hayır kampanyası sonrasında olağanüstü kurultay, cumhurbaşkanı adaylığı için formül öneren kişi de en az Kılıçdaroğlu kadar başarısız değil midir? Evet başarısızdır. Bu başarısızlıktan sorumludur. Suçlama ve şikayet etme hakkı da yoktur. Suçlama şikayet etme siyasi dönemi tarihi eser olmuştur. Eskimiştir. Eskilere rağbet olsa bit pazarına nurlar yağardı. Oysa ki öyle bir şey yok. Referandum sürecinde partili cumhurbaşkanlığına hayır diyen Deniz Baykal’ın önerisine baktığımızda partili cumhurbaşkanlığı için Sayın Kılıçdaroğluna sesleniyor.

Bu tutarsızlığı Sayın Baykal’ın nasıl açıklayacağını merak ediyorum doğrusu.

FİKRİ SAĞLAR ÇIKIŞI

Sayın Fikri Sağlar’ın bu çıkışları ilk değil. Genel seçim çalışmalarında da Sayın Kılıçdaroğlu ile ilgili eleştirilerini sıralamak, şikayet etmek konusunda çok başarılıydı. Tek adam olmakla suçladığı Kılıçdaroğlu bu uygulamayı yapıyor olsaydı, kendisi ön seçimlere girme ve milletvekili olma şansı bulabilecek miydi? Milletvekillerinin iç eleştirme yerleri parti kurulları ve toplantılarıdır. Fikri Sağlar’ın süre gelen suçlama, ayrımcılık yapma, yanında yer alan “ayna” ekibine öncülük etme çabaları boştur. İşin en acı tarafı da bu kişilerin ülkemizde bakanlık yapmış eski siyasetçi olmaları. Burada niyetin saflığından söz etmek mümkün değildir.

FİKRİ SAĞLAR’IN DİSİPLİNE SEVKİ

Sayın Sağlar disipline sevk edilme olayına şaşırdığını açıklamış. Çok komik doğrusu. Yaptığı eylemin sonuçlarını tahmin etmekten yoksun kişilerin liderliğe perde arkasından oynamaları çok komik değil mi?

Fazla esneklik, disiplinsizlik, çok hoş görülü olmak yanlıştır. Kılıçdaroğlu büyük amaca giden yolda yapılması gerekeni yapmıştır. Bana göre çok geç kalınmış bir karardır. Devamı bu tür davranış gösterenler içinde gelmelidir. Çünkü “liderlik başkalarına görünmeyeni görebilme vizyonuna sahip olabilmeyi” gerektirir. Şikayet etmeyi, sorumsuzluğu, suçlamayı değil..

MUHARREM İNCE ÇIKIŞI

Sayın İnce’nin bu tür davranışları geleneksel hale gelmiştir. Referandum sürecinde kendisine çalışıp parlatma amacını 16 gün sonra açıklayarak niyetini ortaya koymuştur.

Son genel seçimlerden sonra Sayın Kılıçdaroğlunu başarısızlıkla suçlayarak olağan üstü kurultay talebinde bulunan İnce, Genel Başkanlığa adayım demişti.

Süreç kurultay gününe geldiğinde adaylıktan çekildi. Ne oldu? Niye bu boş çığlıklar? Sadece halk dilinden konuşmakla, meclis kürsüsünde bağırmakla liderlik olmaz. Sayın İnce hayır kampanyasında salon, miting toplantıları yaptı mı evet. Engelleyen dur diyen oldu mu hayır. Sonuçtan memnun değilse Kılıçdaroğlu kadar kendisi de başarısızdır. Suçlamak, eleştirmek, disiplinsiz davranmak özgürlük müdür?

Bu mudur gerçekten. Zamanında Mansur Yavaş’ın adaylığını tanımayan da kendisi değil miydi? Özgürlük sınırsızca olabilir mi? Yeryüzünde her şeyin bir sınırı yok mu? Sizce…..

GELECEĞE GİDEN YOLDA

Sayın Kılıçdaroğlunun; Parti içinde uyumsuz, kavga ve içsel çatışma çıkarların, kapının önüne koyarız açıklamasının arkasında durması ve tutarlı olması, Birleştirici, bütünleştirici öngörülü siyasi çalışmalar konusunda “BİZ” bilincini sağlaması, İçsel parti disiplini ile büyük amaç noktasında buz kıran liderliğine devam etmesi yeni CHP’yi güçlü kılacaktır.

“Dirlik ve birlik içinde olma gerçek liderlik özelliklerindendir.” Mustafa Kılınç

CHP’de ister olağan isterse olağanüstü kurultay yapılsın. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu aday olduğu sürece çatlak ses çıkaranlar ile perde arkasında gölge oyunu oynayanların genel başkan olma olasılıkları yoktur. Çünkü Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Meta Programı, niyetin saflığı, içsel dışsal referans uyumluluğu, öngörülü olma kalıplarıyla güven mesajını oluşturmuştur.