Mustafa Kılınç ile Bilinçaltı Değişim Programları
Haftanın Sözü
İnsan düşündüğü kadar güçlü inandığı kadar değerlidir.
NLP DAP
NLP DAP MUSTAFA KILINÇ İLE SERTİFİKALI NLP PROGRAMLARI
Mustafa Kılınç'ın Eserleri
Mustafa Kılınç Eserleri

İletişimde Dört Ağız ve Dört Kulak (2)

Dünyada konuşabilen tek varlıklar insanlardır. Konuşarak duygularımızı ve isteklerimizi bildiririz, karşıdan gelen geri bildirimlerle bir ilişkideki yerimiz belirlenir.

İletişim bizi dış dünyaya bağlayan kapıdır. Hedef, kendimizi maksimum düzeyde ifade edebilmek ve iletişim kurduğumuz insanların bize olan geri bildirimleri de yine o derecede anlamaktır. Başarılı ilişkiler ve mutluluk da iyi bir iletişim yolundan geçer. Burada iletişim psikolojisinin temel taşlarından ‘bir mesajda neler saklı’ olduğuna tekrar bakacağız. Bu bilgiler biraz soyut olmakla birlikte kendinize alıştırma yaptığınızda, iletişim konusunda fark yaratabileceğinize inanıyorum.

Geçen hafta bir iletişim örneğini mercek altına almıştık ve yayın yapan kişinin söylediği mesajda aslında dört ayrı alanda bilgi aktardığını görmüştük:
Ahmet Bey ve Nergis Hanım’ın trafik lambasının önünde durduklarında 'Yeşil yandı’ dediğinde:

* Bir KONUDAN BAHİS EDİYOR
- trafik lambanın yeşile geçtiğini

* KENDİ HAKKINDA BİLGİ VERİYOR
- Türkçe biliyor, renkleri, trafik kurallarını da ve muhtemelen acelesi vardır.

* KONUŞTUĞU KİŞİ HAKKINDA NE DÜŞÜNDÜĞÜNÜ
- Nergis Hanım'ın yardıma ihtiyacı var, lambanın yeşile geçtiğini fark etmemiş...

* SESLENİŞ - ne yapmasını istiyor ?
- Arabayı yürütmesini istiyor.

Yayın yapan veya bir şey söyleyen kişi tek bir ağızla karşıya dört değişik alanda mesajlar veriyor, yani aynı anda dört ayrı ağızla konuşuyor ve karşıya karmaşık bir bilgi aktardığı gibi, alıcı da bu mesajları ustalıkla çözmesi gerekiyor.

En doğrusu tabi ki karşıdan gelen mesajı yinede dört kulakla dinlemek ve anlamaktır. Bizim kültürümüzde 'BENI DÖRT KULAKLA DINLE’ sözünü akla getirir. Yani dört kulakla dinlemek bütünsel bir değerlendirme ister, çok kısa bir zamanda bu kadar değişik bilgilerle yüklü olan bir mesajı doğru değerlendirebilmek anlamına geliyor. İyi konuşabilmek, karşıya her alanda eksiksiz bilgi aktarmak ve alıcı olarak söylenenleri çok iyi anlamak ve değerlendirmek bir ustalık becerisidir.

Bir çok insan bu konuda kendi kişilikleriyle yaşadıkları sorunlardan dolayı ( - tabi ki burada: eğitim, çevre, kişinin kitap okuyup/okumadığı ve daha çok başka etkiler) çok başarılı değillerdir. Bir çok alıcı, karşıdan gelen mesajı objektif ve bir bütün olarak değil, mesajın tek bir alanına yoğunlaşmaktalar. Veya bir mesajı tek bir yönüyle ele almaktalar, yani iletişim uzmanı v. Thun'a göre tek kulakla değerlendirmek eğilimindeler.

NE SÖYLERSENİZ SÖYLEYİN, ANCAK KONUŞTUĞUNUZ KİŞİNİN REAKSYONUNDAN ONUN SİZİN SÖYLEDİKLERİNİZDEN NE ANLADIĞINI ÖLÇEBİLİRSİNİZ!!

Şimdi kişi sizi bir alana yoğunlaşarak tek bir kulakla dinleme eğiliminde olduğu zaman nasıl bir sohbet oluyor, birlikte bakalım:

* KONUYA ODAKLANAN KULAK :
Bir çok alıcı (özellikle erkekler ve akademisyenler) mesajın içindeki BILGIYE odaklanırlar.

Buradaki erkek bunun biraz abartılmış bir örneği:

Kadın : ‘Beni hala seviyor musun?'
Erkek : 'Hımm, biliyor musun, önce sevgi kelimesini bir mercek altına almamız gerek. Sevgi çok şey demek olabilir.’
Kadın : 'Ben sadece benim için neler hissettiğini bilmek istiyorum...’
Erkek : ... Duygular, zamana bağlı değişkenlerdir, onlar hakkında genel bir şey söyleyemeyiz...’ v.s.

Bir çok insan kendi ve alıcının duygularıyla ilgilenmemek için, konuya odaklanırlar. Eğer burada gördüğümüz gibi, ilişkilerinde bir sorun varsa bu yaklaşımla çözülmez.

* ILIŞKIYE ODAKLANAN KULAK
Bazı kişilerde ilişkiye odaklanan kulak o kadar hassas ki, her zaman yayın yapan kişinin mesajında kendi kişilikleriyle ilgili (beni nasıl buluyor?) bilgi arayışındalar. Kişinin her söylediğini kişisel değerlendiriyorlar ve duruma göre küsüyorlar, kendilerini suçlu hissediyorlar, veya reddedildiklerine inanıyorlar.

Ahmet Bey, 'Yeşil yandı’ dediğinde; Nergis Hanım, 'Arabayı ben mı sürüyorum, yoksa sen mi?’ demişti. Pekala, 'Ah, görmedim.’ diyebilirdi. Ama reaksiyonu bu mesajı kişisel değerlendirdiğini gösteriyor. Bu örneklerde B ilişki kulağıyla dinliyor:

A.: 'Bu düğün ne kadar sıkıcı’
B.: 'Benimle aynı masada oturmaktan sıkılıyorsan, başka arkadaşlarla oturabilirsin.'

A.: Kaparinin ne olduğunu bilmeyen bir adam karısına soruyor: 'Bu sostaki yeşil şey ne?’
B.: ‘Eğer yemeği beğenmiyorsan, başka yerde yiyebilirsin.’

A.: Erkek akşam eve geç geliyor. Karısı: 'Bugün işin uzun sürdü.’
B.: 'Sanki eğlenmeye gittim, sizin için çalışıyorum.’

Çok sağlıklı bir seçenek değil, bu kulakla dinlemek, genelde agresif tavırlar sergileniyor.


* KENDİNİ BİLDİRDİĞİ MESAJLARA HASSAS OLAN KULAK
Yayın yapan kişi kendisi hakkında neler söylediği için söyle örneklendirebiliriz:

A.: Küçük çocuk üzgün bir ifadeyle diyor ki: 'Anne, Bengü bugün benimle oynamadı.’
B.: 'Demek sen bugün Bengü'yle oynamak istedin ve seninle oynamadığı için üzüldün.’

Karşıdaki insanı o şekilde dinleyip, geri bildirimde bulunduğunuz zaman, ona kendi duyguların farkına varmasına yardımcı olabilirsiniz. Bazen de kendi ruh sağlığınız için bu kulakla dinlemek daha sağlıklıdır:

Ö.: Baba akşamleyin eve geldiğinde ayağı ergen kızının ortalıkta bıraktığı çantaya takılıyor. 'Sen ne biçim insansın, sana demedim mi, bu kadar paspal olma.. senden bir şeyi olmaz.. v.s.!’ Kız babasını eğer ilişki kulağıyla dinlerse, babası da duygularını açıklamaz da, sonra sürekli aynı söylemlerde bulunursa, kız zamanla kendini paspal ve işe yaramayan bir insan olarak görmeye başlayacaktır. Kızım babası büyük ihtimalle bu şekilde reaksiyon gösterdiği için, kötü bir gün geçirmiş ve o yüzden kızgınlığını ifade ediyor.

İnsanlar kızgın veya sinirli olduğu zaman, öncelikle kendi ruh sağlığınız için 'bana kendinden neyi söylüyor' bakmakta yarar var. Çoğumuz yine sinirlenerek cevap veririz, fakat önce karşınızdaki insana bakın, memnun olmadığı bir durum onu bu harekete zorlayabilir.

* SESLENİŞ / ÇAĞRIYA HASSAS OLAN KULAK
Bazı insanlar başkalarına hep hoş görünmek isterler ve açık söylenmeyen isteklere sürekli cevap vermektedirler. Diğer kişinin ne isteyebildiği konusunda son derece hassaslar ve kendileri diğer kişinin kendi varsaydıkları isteklere göre davranırlar. B buna güzel bir örnektir.

A.: 'Çaydanlıkta çay var mı?
B.: 'Hemen yenisini demlerim.’

A.: 'Havalar ne kadar güzel bugün.’
B.: 'İstersen dışarı çıkabiliriz.’

A.: 'Bluzun ne kadar güzel.’
B.: 'Sana seve seve veririm.’

Bizim toplumumuz, diğer insanların isteklerini yerine getirme konusunda çok hassastır. Özellikle annelerimiz isteklerimizi adeta gözlerimizden okurlar. Bu kulağa ağırlık vermenin bedeli de ağırdır. Kişi kendi duyguları konusunda ya bilgi sahibi değil, ya da onları hiçe sayar. Şimdi buradaki bilgiler ışığında kendinize ve çevrenize biraz daha dikkatli bakmaya ne dersiniz ?

Eşiniz, arkadaşınız, çocuğunuz, ... söylediklerinize nasıl bir tavır sergiliyorlar? Hassas oldukları bir kulak var mı? Varsa, ilişkinizi nasıl etkiliyor? Ya siz? Dört kulağı esnek bir şekilde, duruma uygun mu kullanıyorsunuz, yoksa sizin de daha hassas olan bir kulağınız var mı? Bu konuda daha fazla tecrübeye sahip olabilmek için, biraz oyun da oynayabilirsiniz:

Tanıdığınız bir kişiyi dinlerken bilerek bir kulağa öncülük verin ve bakın, reaksiyonları ne olur.

Güç, Başarı, Sevgi dolu bir hafta dileklerimle....Sevgiyle kalın.

Friedemann Schultz von Thun ' Miteinander reden ' kitabından özgün değerlendirilmiştir.
Aysel Çiçek Diğer Yazıları
Mustafa Kılınç Biyografisi
REİKİ VE DEĞİŞİM PROGRAMLARI
NLP DAP
Dailymotion
Nlpdap
40 Arena
Youtube