İş sözleşmesi, işçinin bağımlı olarak çalışmayı, işverenin de bunun karşılığında ücret ödemeyi üstlendiği sözleşme ilişkisidir. İş ilişkisine dayalı olarak tarafların üstlendiği edimler bununla sınırlı olmamaktadır. İşçi çalıştığı dönem zarfında işi özenle bizzat kendi ifa ederek işverenin talimatlarına uymayı, sadakat yükümlülüğü çerçevesinde hareket ederek rekabet etmeme yükümlülüğü altındadır. Buna karşılık işveren de işçinin hak etmiş olduğu ücret ve sair hakları tam ve zamanında ödemek, işçiyi gözetmek ve işçiye eşit davranma k zorundadır. Kısa tanım paralelinde dahi işçi ve işveren arasında sıkı bir ilişkinin olduğu fark edilmektedir. İş kanunu ve ilgili sair kanunlar bahsi geçen ilişki çerçevesinde tarafların hak ve sorumluluklarını ayrıntılı şekilde düzenlemiş uygulamada karşılaşılabilecek olası sorunların önüne geçmeye çalışmıştır. İşçinin hangi iş kolunda ne şekilde çalıştığı, cinsiyeti, yaşı, kıdemi, işyerinde çalışan sayısı, iş yerinin bulunduğu yer ve benzer kriterler uygulanacak kanun hükümlerinin tayininde rol oynamaktadır. Unutulmamalıdır ki; ekonomik düzende ve teknolojide yaşanan değişikliklerin her geçen gün yeni iş kolları yaratması ve farklı çalışma usulleri doğurması nedeniyle iş hukuku da dinamik bir yapıya sahip olup, revize edilmesi gerekmektedir. Bugünkü yazımız ile birçok işçiyi ilgilendiren ve işçilerin en çok karşılaştığı sorunlardan biri hakkında bilgi vermek istiyoruz. Şöyle ki;
Yukarıda bahsedildiği gibi İş Kanununun hangi hükümlerinin uygulanacağı noktasında bir çok kriter esas alınmakta olup işyerinde çalıştırılan işçi sayısı da iş güvencesi kapsamında dikkate alınmaktadır. İş Güvencesi ilkesi; 30 ve üstü işçi çalıştırılan iş yerlerinde en az 6 aylık kıdemi olan belirsiz süreli iş akdine dayalı olarak çalıştırılan işçilerin iş akitlerinin işçinin yetersizliğinden, davranışlarından veya işletmenin /işin / işyerinin gereklerinden kaynaklı bir nedene dayanarak feshedilmesi gerektiğini aksi takdirde feshin geçersiz sayılacağını ifade etmektedir. İş kanunun 18. Maddesinde tanımlanan iş güvencesi ilkesi devamındaki maddeler ile geçerli feshin koşullarını, feshin geçersiz olması halinde hangi usullerin takip edileceğini ve kanuni hakları açıklamaktadır. Asgari 30 işçi koşullunun tespitinde sadece o işyerinde mevcut çalışanlar değil aynı işverenin aynı iş kolunda mevcut tüm işyerindeki toplam çalışanlar esas alınmaktadır. İş güvencesi ilkesinden maalesef tüm çalışanlar faydalanamamaktadır. En az 6 aylık kıdemi olmayan, belirli süreli iş akdi çerçevesinde çalışan ve işveren vekili sıfatını haiz işçilerin bu hükümden ve güvencelerinden faydalanması mümkün değildir.
Fesih bildiriminin işçinin verimi ve/veya davranışlarından kaynaklaması halinde; her halükarda işçinin iddialara ilişkin savunmasının alınması da yasal zorunluluktur. Buna karşın feshin işletmenin /işin/işyerinin gereklerinden kaynaklanması halinde savunma alınma gibi bir zorunluluk hasıl olmayacaktır. Bu noktada gözden kaçırılmaması gereken; işverenin işçinin iş akdini, iş ilişkisini geçilmez hale getiren nedenler dolayısıyla feshedebileceğidir. Keza taraflara tanınan haklı nedenlere dayanarak fesih hakkı, İş Kanunun 18 vd. düzenlenen iş güvencesi hükümleri kapsamında değerlendirilemez.
Genel itibari ile yukarıda tanımlandığı şekliyle iş akdi geçerli bir nedene dayanmaksızın feshedilen işçi, iş akdinin feshi bildirimin kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 1 ay içerisinde feshin geçersizliği ile işe iade edilmesini dava açmak suretiyle talep etmelidir. Yargılama neticesinde Mahkemenin feshin geçersiz olduğuna ve işe iade edilmesi gerektiğine ilişkin hüküm kurması halinde işçinin işverene 10 gün içerisinde başvurması gerekmektedir. İşverenin bu durumda işçiyi tekrar işe alma zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak işe başlatmaması halinde işçiye en az 4 en çok 8 aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle mükelleftir. Bunun haricinde işveren, iş akdinin geçerli neden olmaksızın feshi dolayısıyla işçinin çalışmadığı sürece ilişkin de en çok 4 aylık ücretten sorumludur.
Neticeten; işveren ve işçilerin kanunların kendilerine verdiği hakları ve yüklediği sorumlulukları bilmesi ve en iyi şekilde kullanması iş güvenliği, iş barışı anlamında önemlidir. Günümüzde kurumların istikrarlı şekilde büyümesi, iş veriminin artması, iş güvenliğinin tesisi doğru bilgi ve uygulamadan geçmektedir. Saygılar.
20.01.2014
Av. Ebru ÇAĞLAR
ÇABA HUKUK BÜROSU