Amerikalı Country müzik efsanesi Merle Haggard bir tren vagonunda büyüdü. 14. Louis ve ailesi Versay'daki bir kalede, torunu 16. Louis'nin eşi Kraliçe Marie Antoinette ise saltanat hayatından kaçıp daha mütevazı bir hayat için Petit Trianon şatosunda yaşadı. Daha sonra, bazı sorun çıkaran Fransızlar, kraliyet ailesini 1789'da Paris'e geri dönmeye mecbur bırakana kadar kır hayatına yakın bir hayat yaşayabileceği küçük bir ev yaptırdı. Haggard ailesi, 1935 yılında Oklahoma'daki kum fırtınasından California'nın vadedilmiş topraklarına göç eden mülteci bir aileydi. Merle'in babası, tren yolunda marangoz olarak çalışan James Haggard Büyük Buhran döneminde bir vagonu eve dönüştürüp Bakersfield dışındaki yolun yakınlarına yerleştirdi. Müzisyenin 93 yaşındaki ablası Lillian Haggard Rea; duvarların kalın olduğunu, böylelikle yazın serin, kışın ise sıcak olduğunu ve buranın yaşamak için harika bir yer olduğunu dile getirdi. The Times'ın haberinde, Haggard'ın bu ev ile olan duygusal bağı "Oil Tanker Train" gibi şarkılarında açıkça görüldüğünden bahsediliyor. Şarkıda, küçükken annesinin trenleri izlemesi için onu uyandırdığını ve trenlerin geçerken vagonu titrettiğini anlatıyor. Washington'ın Olympia şehri yakınlarındaki Quixote köyü sakinlerinin yaşadıkları evlerin genişliği üç metreden az, yüksekliği ise altı metre civarında. Ancak evsizler ve çadırda yaşayanlar için; yatağı, çarşafı, ısıtması, tuvaleti ve lavabosu olan bu küçük evler birer saray gibi görünüyor. Quixote Köyü'ndeki evlerin değeri 19 bin dolar civarında ve bu evler Amerika'nın bütün şehirlerinde çok sayıda bulunan fakirler ve evsizler için sığınacak bir yer olarak inşa edildi. The Times'ın haberine göre yerleşim bölgesi, ülke genelindeki iskân projeleri için bir ilham olabilir. Hatta şu ana kadar California, Oregon ve Washington'dan gelen heyetlere ev sahipliği yaptı. Kar amacı gütmeyen Community Frameworks örgütünden Ginger Segel bu projenin, yoksullar için yardımlarla yürütülen ilk "küçük ev projesi" olduğunu dile getirdi ve şunları ekledi: "İnsanlar çadırlarda, arabalarda, ağaçların arasında yaşıyorlar." Geçtiğimiz yıl New York Kent Müzesi'nde, yaklaşık 30 metrekarelik stüdyo bir dairede en iyi yaşamanın ipuçları ile ilgili çok sayıda sergi düzenlendi. "Making Room" adlı sergide şehrin konut sıkıntısına çözüm getirmek isteyen eski Belediye Başkanı Michael Bloomberg sponsorluğunda yapılan ev dizaynı yarışmasının kazananların çalışmaları da sergilendi. Küçücük mekânlarda yaşayan New Yorklular için bu sergi oldukça dikkat çekiciydi. Mimar Luke Clark Tyler 7.25 metrekarelik dairesinin yedi dakikalık videosunu YouTube üzerinden paylaştı ve video 2 milyon kez izlendi. Yine Manhattan'da 8,4 metrekarelik nispeten daha büyük bir dairede yaşayan Felice Cohen'in dairesinin videosu ise 5,8 milyondan fazla izlendi. Bu evleri tercih etmelerinin sebebi kiralarının düşük olmasıydı. Küçük bir alanı etkili bir şekilde kullanmalarını sağlayan ve hayatlarını kolaylaştıran etkileyici organizasyon becerilerine rağmen Cohen de, Tyler da artık küçük evlerde kalmıyorlar. Cohen'in illegal bir şekilde kiraladığı evinin videosu evden çıkmasına sebep oldu ve yakınlarda daha büyük bir daireye taşındı. The Times'ın haberine göre Tyler de batı sahiline taşındı. Yaptığı röportajda ise, kendi banyosuna sahip olmanın harika bir şey olduğunu dile getirdi.
TOM BRADY