KAHİRE - Mısır'ın seçilmiş ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi neredeyse bir yıl önce General Abdülfettah el-Sisi'yi savunma bakanlığına getirmişti. O günlerde bu birçokları için hem muhafazakâr cumhurbaşkanı hem de yeni gelişen demokrasi için bir zaferi temsil ediyordu. Mursi eski düzenin bekçilerinden birçok yetkiyi geri almıştı ve General Sisi yeni cumhurbaşkanına yakın görünüyordu. Hatta general, Mursi'ye övgü dolu bir telgraf göndermiş, "Vatanseverlik ve sorumluluğun bekçileri olarak l iderinin arkasında duran si lahl ı kuvvet lerin üyeleri, cumhurbaşkanının şahsında Mısır'a ve Mısır halkına mutlak bağlılığını ilan eder" demişti. Bugün Mursi, General Sisi'nin 3 Temmuz'da azlettiği biri olarak ordunun tutuklusu. Ve televizyonda kendini Mısırlı kimliğinin ve ülke güvenliğinin koruyucusu olarak takdim eden general, güçlü bir milliyetçilik dalgasını ve ordu yanlısı bir duygu selini arkasına almış durumda. Sisi'ye ait farklı algılar (bir yanda istemeye istemeye çağrıldığı görevi üstlenen gün görmüş subay, diğer yanda, onu tanıyan birinin ifadesiyle, "tarihi bir misyonu olduğu inancına sahip" hırslı bir adam) onun ülkeyi söz verdiği gibi sivil yönetime mi döndürmek, yoksa kamuoyu desteğini kullanarak iktidara mı kurulmak istediği konusunda birçok Mısırlıyı merakta bırakıyor. İktidardan indirilen Müslüman Kardeşler haftalar süren oturma eylemleri ve protestolarla generalin karşısına çıktı. 2011 ayaklanmasından sonra güvenlik güçlerinin göstericilere karşı en ölümcül iki müdahalesinde de general iş başındaydı. Müslüman Kardeşler önce Mursi'nin görevden alınması, ardından da birçok göstericinin öldürülmesiyle Sisi'ye karşı destek almayı ummuştu. Fakat Sisi, Müslüman Kardeşler karşıtlarından yeterince destek almayı başararak daha da sert müdahaleler için zemin hazırladı. Geçtiğimiz günlerde, "Ordu kimseden yana değildir" demişti general. Fakat aynı konuşmasında mi lyonlarca insandan onun için sokaklara dökülmesini, (muhafa zakâr rakipler ini kastederek) "şiddet ve teröre" karşı savaşmasını da istedi. "Ordu ve polisle birlikte siz de sorumluluk alın" dedi. 2005'te Pennsyvlania'daki ABD Harp Akademisi'nde bir eğitime katılan Sisi, akademideki danışmanı Albay Stephen J. Gerras'ın aktardığına göre, özellikle sivilasker ilişkileriyle ilgili bir derse ilgi duymuştu. Yine aynı eğitimde Sisi, Arap Dünyası'nın kendi demokrasisini geliştirmesi gerektiğini dile getirmiş; bunun temel unsurları olarak ılımlı bir dini temeli, eğitimi ve yoksulluğun giderilmesini anmıştı. Ayrıca "radikal olanlar dâhil", muhafazakâr gruplara kucak açılması gerektiğini söylemişti. Cumhurba şka n ı Hüsnü Mübarek devrildikten sonra Sisi ülkeyi yöneten askeri konseyde yer aldı. Ülkenin en güçlü siyasi hareketi Müslüman Kardeşler'le müzakereleri onun yürüttüğü söyleniyor. Fakat K asım'da M ursi y argı üstünde otorite kurmaya çalışınca diktatörlük korkusunu körükledi. Orada Sisi devreye girdi ve siyasi liderleri diyaloğa davet etti. Fakat Mursi'nin önde gelen yardımcıları, generali cumhurbaşkanı aleyhinde çalışmakla suçladı. Onlardan biri , general in cumhurbaşkanını devirmeye çalışan eylemcilerle görüştüğünü söyledi. Sisi bir askeri darbe olduğunu ve cumhurbaşkanının azledildiğini açıkladığında o liderler yanında oturuyordu. Sisi iddiaları kabul etmedi. Diplomatlara ve uzmanlara göre hem o, hem de Mısır'ın en güçlü kurumu olan ve devlet içinde devleti andıran ordunun diğer önde gelenleri, Mursi'nin tavrı karşısında giderek endişeye kapılmıştı. Ekonomi kötüye gittikçe ve Nil suyuyla ilgili olarak Etiyopya'yla yaşanan anlaşmazlık ciddileştikçe ordunun huzursuzluğu arttı. Uzmanlar ve generali tanıyan isimler, generalin askeri kışlaya döndürmekte ciddi olduğuna inandıklarını ifade ediyor. Sisi savunma bakanı olduğunda temsil ettiği liderlik, Century Foundation adlı düşünce kuruluşunda Mısır siyaseti ve ordusunu araştıran Michael Vahit Hanna'nın deyişiyle, "siyasete sürekli ve doğrudan müdahil olmayı onaylamıyor". Yine de Sisi'nin terör konuşması şüphe uyandırdı. Hanna, "Onun kendini bu kadar ön plana çıkarmasına çok şaşırdım" diyor. Mursi'nin düşüşü, orduyla Müslüman Kardeşler arasında süregelen üstünlük savaşının son perdesiydi. Sonunda Mursi, Mısırlıların kimlik kavramına hitap eden ve muhafazakârları bu kimliğe ihanet etmekle suçlayan bir general tarafından alt edildi. Sisi, Müslüman Kardeşler'in muhafazakâr bir ulusu din aleyhine döndürmeye başladığını söylüyor. Onun ve komuta ettiği ordununsa "Mısır'ın Mısır olarak kalmasının" teminatı olduğunu savunuyor.
KAREEM FAHIM