Kışın bitimine yakın pazarlarda, sokaklarda, saksılarda yan yana dizili sarı nergis çiçeklerine rastlayabiliriz. Onları farkedenlerin çoğu bir bağ satın alıp evlerine götürmeye heveslenirler, çünkü görüntüleri bir değişimi simgeler. Kış son nefeslerini almaya yakın ve ilkbaharın kapıda olduğuna haber vermekteler. Bir de kokuları öyle bir güzel ki, kış aylarında taze çiçek kokusundan yoksun kalmış algıları coşturur. Artık bülbül sesi de yakında işitilecek, yeni bir mevsim doğmak üzeredir.
Eski Yunan mitolojisi sadece macera dolu hikakayeler demek değil, aynı zamanda insanların doğa olaylarına ve hayatta gördükleri neredeyse herşeye bir açıklama getirme çabasıdır. Yaşadıkları duyguları insanlaştırarak, dağlara, rüzgara, deniz ve nehirlere tanrısal bir anlam yüklüyorlardı. Doğa sadece kendi kendine var olmuyor, onların gözünde her biri farklı tanrılar tarafından idare ediliyordu. Bir kaya, bir nehir, bir ağaç önceden bir insan olup, yaşadığı olaylar yüzünden değişik şekiller alabilirdi. Çoğu zaman zalim ve acımasız, zaman zaman mizah dolu ve eğlenceli oluyordu anlatılan hikayeler.
Bakın, bizim güzel kokulu Nergisin arkasında nasıl bir hikaye var:
Narkissos adında genç ve çok yakışıklı bir çoban vardı. O ormanlarda dolaşırken, bir peri kızı tarafından fark edilir. Peri kızının adı çok güzel olan Ekho'dur. Ekho bu yakışıklı çobana delicesine aşık olur. Ancak Narkissos Ekho'yla hiç ilgilenmez, sadece kendini görür ve kendiyle ilgilenir. Bu durumda aşk ateşleri içinde yanan Ekho kahır olur ve içine kapanır. Günden güne erir ve sonunda ölür. Öldükten sonra bedeni etraftaki dağlar içinde yok olur ve sadece sesi kalır. Bu sesin adına da Ekho, yani yankı deriz bugün. Ancak Olimpos dağında oturan büyük tanrılar Ekho'nun yaşadığı drama seyirci kalmazlar, Narkissos'u cezalandırırlar. Bir gün yine koyun sürüsüyle dolaşırken çok susamış. Berrak bir pınarın başına geldiğinde eğilir ve ilk defa suyun yansıttığı kendi yüzüne çok dikkatli bakmaya başlar. Ne kadar yakışıklı olduğunu farkeder ve kendi resmine aşık olmaya başlar. Kendini öylesine sevmeye başlar ki, başka bir şey görmez. Yemeden ve içmeden tamamen kesilir, sadece kendi yansımasına bakar durur. Bu sefer Narkissos'da Ekho'nun kaderine ortak olur, günden güne erir, zayıf düşer ve sonunda ölür. Ancak o da Ekho gibi bir iz bırakarak gider:
Ölü bedeni Narkissos çiçeğine, veya bizim dilimizde Nergise dönüşür.
Geçen yüzyıldan beri insan davranışlarını ve kisilik bozukluklarını kategorize etmeye çalışırken, bazı mitolojik hikayelerdeki karakterlerden çok faydalanmışlar ve onları isimlendirme konusunda kullanmışlar. Böylece sadece kendini gören ve seven, başka insanlarla empati kurmayan kendini beğenmiş tiplere ' Narsist ' adını vermişler.
Yaratıcı bir hafta dileklerimle, Sevgilerimle