Hayatınızı özetleyen bu tabloya baktığınızda ilk neler görüyorsunuz? İlk gözünüze çarpan ifade, yüzünüze buram buram vuran duygular neler? Tablonuz ağırlıklı olarak; mücadele, yılgınlık, başarısızlık, hayal kırıklığı gibi olumsuz duyguları mı yansıtıyor? Peki kişisel başarılarınız (büyüklüğü ve küçüklüğü görecelidir), sizi seven insanlar, sizin sevdiğiniz insanlar, mutlu ettiğiniz insanlar, başını okşadığınız hayvanlar, gülümseyerek başladığınız günler… Peki ya bunlar? Bunlar tablonuzda var mı? Öne çıkmayan, geriye atılan sahnelerde mi yer alıyorlar?
Eğer tablonuza bütünüyle baktığınızda aklınızdan ilk geçenler; “Ne de zor bir hayat yaşadım, aldatıldım, kandırıldım, başarısız oldum, şanssız oldum” gibi hükümler oluyorsa, sizden ricam tıpkı Excell’de kullandığımız o filtreleme özelliği gibi, zihninizdeki filtreyi çözmeniz. Filtreyi “olumsuzluklar” seçiminden çözün ve hepsini işaretleyin. Tüm dokümanın önünüze döküldüğü gibi, tabloya bir daha bütünüyle bakınca neler görüyorsunuz?
“Zihinsel Filtre.” Nedir peki zihinsel filtre? Şöyle anlatıyor Dr. David Burns; “Olumlu olan her şeyi filtreleyen bir gözlük takmış gibi yaşama hali. Bu durumda bilincinize takılan her şey olumsuzdur. Bireyler kimi zaman zihinsel filtrenin farkında olmadığı için her şeyin olumsuz olduğuna karar verir. Bu işlemin teknik adı “Seçici Odaklanma”dır. Bireyi gereksiz bir acıya sürükleyen kötü bir huydur.”
Hayat iniş ve çıkış çizgileri olan bir sistem değil midir? Dünya gerçeğiyle yoğrulmuş bizler sadece olumsuz anıları filtrelersek ve olumluların üzerini çizersek; kendimize, hayata, bizi seven ve bizi mutlu etmek isteyen insanlara, enerjimize, yaşamın mucizelerine nankörlük etmiş olmaz mıyız? Bence yine konu dönüp dolaşıp dengede bitiyor.
Bilinçle ve farkındalıkla yaşamın çeşitli hallerinin olduğunu kabul etmek gerekiyor. Olumsuz anılar kadar, olumluların da olduğunu unutmadan ve hepsinin bir bütünü temsil ettiğini fark eden bir bilgelikle kabul etmek gerekiyor. Olumlu anıları küçümsemeden, olumsuzları da dev aynasının karşısına geçirmeden yaşamaktan söz ediyorum.
Anlar nasıl şekil alır? Karşımıza çıkan durumların mevcudiyeti kadar bizim de onlara verdiğimiz tepkinin bir rolü yok mudur? Durup fark etmezsek, hızla yanından uzaklaşırsak, küçümsersek o anın hayatımızda nasıl bir etki yaratmasını beklemeliyiz?