Roma İmparatoru’nun Ruhsal Öğretileri
Marcus Aurelius Antoninus Augustus İspanya kökenli bir ailenin oğlu olarak 121 yılında Roma' da doğar. Babası çok erken yaşta ölünce, dedesinden sonra da Roma İmparatoru Hadrian ve Antoninus Pius eğitimiyle ilgilenirler. Onun iyi bir eğitim alması için çok iyi öğretmenler tutulur. Genç yaşta edebiyat, drama sanatı, müzik, geometri, retorik, hukuk ve özellikle felsefe konularında ders görür ve sonrasında Stoacı felsefe öğretisinin önemli temsilcilerinden biri olacaktır.
Stoacılık Hellenistik dönemin en önemli felsefelerden biridir. Atina'da Stoacılığın kurucusu Zenon 'Stoa Poikile' de yani kelime anlamı olarak resimlerle süslenmiş sütunlardan meydana gelen bir galeride ders verir ve felsefi akıma bu ismi verir.
Ara vermeden soluksuz bir şekilde kitaplar okur, bir Stoacı ruhuyla sadece incir ve ekmek yiyerek sert bir zeminde uyurmuş.O kadar çok çalışırmış ki bir gün öğretmeni Fronto' ya yazdığı mektupta şu satırlar gözümüze çarpmaktadır: “Nefes alamayacak kadar yoruldum.”
Marcus Aurelius ' Beş iyi İmparator ' un sonuncusudur ve Pax Romana, yani Roma'nın en parlak döneminde yaşamıştır. İmparator sıfatıyla dünyadaki en güçlü insandır. Hem bireysel hem de devlet adamı olarak fakat para, mal - mülk, iktidar ya da şöhret tutkusuyla değil erdem, barış ve adalete olan özlemdir onu güçlü kılan.
‘Meditasyonlar/ Kendime Gözleyişim' adlı felsefi eser 170 - 180 yılları arasında yazılmıştır. Bu eser günümüzde hala büyük saygı görmek ve Stoacılık akımı hakkında fikir vermektedir. İmparatorun bazı konulardaki fikirlerini sizlerle paylaşmak isterim:
Dikkatli Bakış
Derine bak. Her şeyin içinde saklı bulunan aslı kaliteyi ve değeri gözden kaçırma.
Gerçek Özgürlük Zihnindedir
Kabuklarından sıyrılmış varlıkların gerçek doğası ve eylemlerin amaçları üzerinde derinlemesine düşün. Acının ve hazzının, ölümün ve şöhretin doğasını, her insanın nasıl da kendi ızdırabını yarattığını, bir insanın komşuları tarafından engellenemeyeceğini, gerçek özgürlüğün de zihinde yattığını gör.
Mükemmelliğe Yaklaşmak
Mevcut yargıların anlayış üzerine temellenmişse, günlük yaşayışın toplumsal iyiliğe yönelmişse ve karşına çıkan her şeye karşı bir hoşnutluk duygusu taşıyorsan, daha neye gereksinimin olabilir ki ?
Sakın Yolculuk
Her şeyi, senin yargılaman nasıl değerlendiriyorsa öyledir ve yargılaman senin elindedir. Yargılama yapmaktan vazgeçtiğinde, burnu dolaşıp, sakin ve huzurlu bir koya ulaşmış denizci gibi olursun.
Ailenin ve Dostların Erdemleri
Kendini neşelendirmek istediğinde, birlikte yaşadığın insanların olumlu yönlerini düşün. Örneğin, birinin enerjisi, diğerinin alçakgönüllülüğü, bir üçüncüsünün cömertliği ve sahip oldukları diğer niteliklerini düşün. Çünkü hiçbir şey bize, bizimle birlikte yaşayan bolca ve sergilediği erdem örneklerine tanık olmak kadar bize haz veremez. Bu yüzden onların her zaman yanı başında bulunmalarını sağla.
Konuşmak Ve Olmak
İyi insanın nasıl olması gerektiği anlatmayı bırak artık, anlattığın insan ol.
Eylem ve Niyet
Yapan kim olursa olsun, bir şey yapıldığında kendine şunu sormayı alışkanlık durumuna getir: ‘Bunu yaparken ki niyetleri neydi?’ Bunu sormaya kendinden başla ama önce kendini sorgula.
Dakik Doğa
Doğa yalnızca bütün yaratıklar için iyi olan şeyleri üretmekle kalmaz, onları en doğru zamanda sunar.
Yüreğin Değeri
İçi boş tören, sahne oyunları, koyun ve sığır sürüleri, askeri tatbikatlar, köpeklere fırlatılan bir kemik, balık havuzlarına atılan ekmek kırıntıları, işçi karıncaların taşıdığı yükler, korkmuş sıçanların kaçışması, iplerin oynattığı kuklalar… İşte yaşamın bütünü. Bütün bunların ortasında anlayışla durmalısın ve kibirli olmamalısın. Ancak şunu anlamalısın: Herkes, yalnızca yüreğini verdiği şeylerin değeri kadar değerlidir.
'Marcus Aurelius'un Ruhsal öğretileri ' kitabından özgün değerlendirilmiştir.
Her şeyi gönlünüzce olsun, Sevgiyle kalın.....
Aysel Çiçek Diğer Yazıları