İçe dönük ya da dışa dönük olmamız, bağlanma stilimizin güvenli ya da güvensiz olması ve erken yaşlarda edindiğimiz pek çok deneyim iletişim becerilerimiz üzerinde belirleyici bir role sahip. Nasıl iletişim kurduğumuz ve ne tarz iletişim becerilerine sahip olduğumuz, birlikte büyüdüğümüz aile bireyleriyle olan iletişimimizle, arkadaşlık ilişkilerindeki davranış örüntülerimizle, dünyayı algılama şeklimizle, kişiliğimizle ve ilgi alanlarımızla doğrudan bağlantılı. Ancak bir taraftan da daha mutlu, sağlıklı ve tatmin edici bir yaşam için hem kişisel hem de profesyonel ilişkilerimizde iletişim becerilerimizi etkili şekilde kullanabilmemiz, şiddetsiz iletişim stratejileri konusunda bilgi edinmemiz gerekiyor.
İletişim becerilerinizi geliştirmek için ihtiyacınız olan tek şey bunu gerçekten yapmak istemek ve biraz da çaba sarf etmek. Başlangıç aşamasında, iletişim becerilerinizi geliştirmek için şu küçük noktaları dikkate alabilirsiniz:
Biriyle sohbet ederken ya da bir konu üstüne tartışırken bilgisayar ekranı, televizyon ve telefon gibi dikkat dağıtıcılardan uzak olun.
Düşüncelerinizi kelimelere dökmeden önce netleştirmek için kendinize zaman tanıyın.
İletmek istediğiniz mesajı net, samimi ve açık bir şekilde karşıya iletin.
Rahatsız olduğunuz durumları paylaşırken karşınızdaki kişinin karakterine değil davranışlarına vurgu yapın ve davranışları üzerinden örneklendirin.
Neye ihtiyaç duyduğunuzu ve nasıl hissettiğinizi dolandırmadan aktarın. ‘Şuna ihtiyacım var, bunu istiyorum, şöyle hissediyorum.’ gibi ifadeler kullanın.
Hissettiğiniz duyguların size ait olduğunu kabul edin ve ortaya çıkmalarındaki sorumluluğu karşı tarafa atmak yerine kendiniz üstlenin. Örneğin, ‘Bana kötü hissettiriyorsun.’ demek yerine ‘Böyle davrandığında kendimi kötü hissediyorum.’ gibi cümleler kullanabilirsiniz.
Kendiniz konuştuğunuz kadar karşı tarafı da dinleyin. Bir süreliğine kendi düşüncelerinizi bir kenara bırakmayı ve karşı tarafın niyetlerini, duygularını, ihtiyaçlarını ve isteklerini anlamaya çalışın. Yani, empati kurmayı öğrenin.
Sadece ihtiyaç duyduğunuz, kendinizi kötü hissettiğiniz ya da problem çözmek istediğiniz zamanlarda değil iyi hissettiğinizde de iletişim kurun. Karşı tarafın takdir ettiğiniz davranışlarını ve yaptıklarının sizin için ne kadar önemli olduğunu, size ne kadar iyi hissettirdiğini paylaşın.
Ağzınızdan çıkan kelimeler kadar bu kelimelerin nasıl çıktıklarının da farkında olun. Ses tonunuzun ve vurgulamalarınızın nasıl olduğuna dikkat edin.
Haklı olmak için ya da kendinizi savunmak için değil, çözüm bulmak için iletişim kurun.
Herhangi bir problemle karşı karşıya kaldığınızda ya da birinin bir davranışından, söyleminden ya da tutumundan rahatsız olduğunuzda hemen sonuca varmayın. Sebeplerle ilgili tahmin yürütmek yerine karşı tarafla konuşarak anladıklarınızın doğruluğunu teyit edin.
Konuşmalarınızda gelecek zamanla ve şimdiki zamanla ilgili meseleleri konuşun, geçmişi geçmişte bırakın.
Anlaşmazlığınızın merkezinde olan büyük soruna odaklanın, küçük problemlerin dikkatinizi dağıtmasına izin vermeyin.
Bir sonraki köşe yazımda görüşmek üzere Sağlıkla Kalın…