Sıfır Stres Ölüm Demektir

Türkiye'nin İlk ve Tek NLP Uzman Eğitimcisi, Siyasi Koç, Yazar ve NLP Uzmanları Dernek Başkanı Sayın Mustafa Kılınç ile yeni çıkan 7.Kitabı "Hayatınızı Kazanın" konusunda sizler için söyleştik.

NLP (Neuro-Linguistic Programming) alanında lider ve insan faktörü üzerinde yeni çalışmalara imza atan yoğun bir tempoda çalışmalarını sürdüren Mustafa Kılınç'ın kitap yazmaya nasıl zaman bulduğunu da merak ediyorduk.Yaşam yolculuğunda; Hayatımızı Kazanmamızı engelleyen faktörlerdin birisi ve en önemlisi "STRES" diyen Mustafa Kılınç'la "STRES" faktörünün çeşitlerini, kişilerin kendilerini "iyi hissetmek" için neye ihtiyaçlarının olduğunu, yaşam yolculuğunda stresten kaçmanın mümkün olup olmadığı ile "STRES" duygusunu oluşturan iki kaynağın ne olduğunu sorduk.Her zaman olduğu gibi NLP Lideri Mustafa Kılınç'ın STRES faktörüne bilinçaltı düzeyde farklı bir pencereden yaklışıyor.

İşte şu ana kadar STRES'le ilgili hiç bir yerde bulamayacağınız gerçekler.

NLP Lideri Mustafa Kılınç; "SIFIR STRES ÖLÜM DEMEKTİR" diyor.Hayatta hiç stres yaşamayanımız var mı?

SIFIR STRES ÖLÜM DEMEKTİR

Hayatta hiç stres yaşamayanımız var mı? Elbette ki hayır yok tabii ki de diyorsunuz ancak durun bir dakika.Yaşamda hiç stres yaşamayanlar sadece ölülerdir.Çünkü sıfır stres ölüm demektir.Madem ki stres her zaman bizimle birlikte olmaya bu kadar kararlı ve istekli o zaman bizde onun için istekli mi olmalıyız?Onunla flört etmenin bazen de onu kolumuza takıp renkli ışıklar altında yürümenin bir yolunu mu bulmalıyız?Gerçekten sizce ne yapmalıyız?Nasıl davranmalıyız ki bizi engelleyen parça yerine bize itici güç sağlayan bir parça konumuna getirmeliyiz.İşte tam da buna ihtiyacımızın olduğu bir zamanda karşımıza çıkan bu harika fırsatı değerlendirelim.

Stres,günlük yaşamda karşılaşılan olaylar sonucu hissedilen sıkıntı ya da zorlanma durumudur.Stres dediğimiz şey genellikle insanlarda kendisini;

*Fiziksel

*Zihinsel

*Ruhsal olmak üzere üç ayrı rol modelinde kendini sunar.Sonuçta stres hangi rol modelinde ortaya çıkarsa çıksın kişileri merdivenin alt basamağına indirmek için çalışır.

21.yy da “Stres” artık her birimizin vazgeçemediği aslında vazgeçmek istemediği bir tanım, bir kılıf, bir çerçeve… Adeta “meşguliyet” dünyasının en moda ismi “stresliyim”. Bir koşturmaca, bir telaş ve bir kovalamaca ve her gün tekrar tekrar yaptığımız eylemler.

“Her hayat önemlidir. Sizin hayatınız önemlidir. Bizim hayatımız önemlidir.”

Yaşam yolculuğunda “STRES” bir kat daha önemini güçlü ve gündeme damgasını vurarak hissettiriyor. Sizlerle bu bölümde içsel dünyamızın bir duygusu olan stres yolculuğuna çıkacağız.

“KENDİMİZİ NASIL HİSSEDECEĞİMİZ BİZE BAĞLIDIR.”

Hazırsanız yolculuğumuza devam edelim.

Stres nedir?

Bazı insanlar stresi migren, yüksek tansiyon, sinir, ülser v.b. hastalıklardan yola çıkarak tanımlarlar. Bazıları ise stresi artan değişkenler üzerinde dururlar (insanlar arasındaki iletişimsizlik, fazla iş, görev değişiklikleri, hızlı değişim, çatışma, hüsran gibi).

Her birey stresi sezgileriyle az çok algılayabilir. Fakat insanların çoğunun stresi tanımlaması sanıldığı kadar kolay değildir. Stresi, ilk kez Hans Selye tanımlamıştır. Ona göre stres “Bireyle yapılan etkilere spesifik olmayan tepkidir”

Stres bedeninizin yıpranmışlık oranıdır.

Stres bireyi rahatsız eden ortamın (gürültü, zorlama, aşırı iş yükü) ortaya çıkardığı herhangi bir düzen bozukluğuna organizmanın verdiği cevaptır. Şu halde stres, her bireyin adaptasyon yeteneğine göre verdiği tepkidir. Bazılarında pozitif etkiler (enerji, uyarılmış davranış, migren) ortaya çıkarır.

Stresi açıklamada kullanılan “spesifik olmayan tepki” kavramının anlamı; organizmanın her belirlenmiş durumda aynı tepkileri vermediğidir. Örneğin; organizmanın tepkisi hoş bir durum (terfi gibi) ile hoş olmayan bir durumda (tenzil gibi) birbirine benzer. Her iki durumda da, organizma karşılaştığı yeni duruma uyum göstermek zorundadır. Adrenalin salgılayacak, hastalık belirtileri başlayacak, işlevlerde düzensizlik ortaya çıkacaktır.

YAŞAM YOLCULUĞUNDA STRES KAÇINILMAZDIR

Stres, hayatın vazgeçilmez bir parçasıdır. Çünkü insana çevredeki uyaranlar karşısında daha iyi davranma fırsatını verir. Sıfır stres, ölümdür. Çünkü bu durumda birey çevreden gelen etkilere tepki vermeye yetecek enerjiden yoksun demektir. Aşırı stres de ölümcül olabilir. Çünkü bu durumda birey aşırı enerji sarf etmekte ve tükenmektedir. Çözüm, her bireyin kaldırabileceği ölçüde (optimum) stres ile doyumlu ve olumlu bir hayat sürdürebilmesidir.

İKİ TÜR STRES KAYNAĞI VARDIR

İki tür stres vardır. Bunlardan “Olumlu Stres” (iyi stres) olumlu sonuçlar çıkartır. Kaygı yerine, zor bir amaca ulaşırken bireyi meydana getiriciliği kullanmaya yönelten, kişiye doyum ve yaşama sevinci veren strestir. “Olumsuz Stres” (kötü stres) ise; bireyin kendine güvenini kaybetmesine neden olan, yetersizlik duygularına sevk eden, çaresizlik, umutsuzluk ve hayal kırıklığı çıkartan strestir. Olumsuz stresin örgütsel çıkartıcılığı öldürücü etkisi vardır

Stresin zihinsel ve fiziksel kaynaklarımızı tüketen olumsuz bir yanı olduğu gibi, organizmada fiziksel ve ruhsal değişmelere, olgunlaşmaya ve gelişmeye yol açan önemli yanları da vardır.

Sonuçta "STRES" ne iyidir ne de kötü.İnsanlar olaylara durumlara bir anlam yüklemediğinde stres sadece bir hiçtir.Boştur.Bizler anlamlandırmaya başladığımızda "STRES" her şeydir.Çünkü onu hiçlikten herşeyliğe taşıyan kişiler bizleriz. Şimdi sizden yapmanızı istediğim tek şey "olaylara, kişilere,durumlara" anlam vermeden önce ne beklediğinize dikkat edin. Şikayet etmeyi bırakın. Bugüne kadar yeterince sızlanıp şikayet etmediniz mi? Ne oldu! Ne kazandınız! Haydi çekinmeden söyleyin HİÇ. HİÇ kazanmadınız değil mi? Öyleyse artık kaybetmek yok kazanmak var. Kazanmak içinse "Yapmak" var.Yapın...