Çok kötü fikirlerin başına iyi şeyler geldiğinde.
ABD'deki başkanlık yarışının sonuna geldiğimiz bu haftalarda iki taraf da hâlâ zor durumda olan ekonomiyi düzeltmek için doğru fikirleri olduğuna inanmamızı istiyor.
Bilmeniz gereken şu: Geçmişe bakınca, Obama yönetiminin hızlı bir toparlanma olasılığı konusunda aşırı iyimser düşündüğü için bazı konularda hatalı olduğu görülüyor. Oysa Cumhuriyetçiler her konuda hatalıydı. Obama için çalışan ekonomistler Ocak 2009'da, şimdi adı kötüye çıkmış bir tahminde bulunarak, şu an itibarıyla 2008'deki finans krizinin etkilerinin geride kalacağını ve işsizliğin yüzde 6'nın altına ineceğini öngördü. Bunun gerçekleşmediği belli. Yönetim neden yanıldı? Bunun nedeni, yönetimin kendi canlandırma planına aşırı güvenmesi değildi. Raporda, teşvik olmasa bile hızlı bir toparlanma gerçekleşeceği tahmin edilmişti. Oysa Başkan Obama'nın ekibi, ekonomi uzmanları arasında şimdi genel kabul haline gelen bir konuyu anlayamamıştı: Ağır finans krizleri kalıcı ekonomik zararlar yaratır ve toparlanma uzun sürer. Tabii aynı gözlem, ekonomideki geçmek bilmeyen zayıflık için kısmi bir bahane sunuyor. Ayrıca bu nahoş gerçek karşısında sormamız gereken soru, zararı onarma ihtimali en yüksek politikaların hangileri olduğu.
Obama'nın ekibi, devletin aktif bir rol oynamasını savunuyor. Başkanın ekonomi alanındaki son büyük önerisi olan ABD İstihdam Yasası, kamu harcamalarını sürdürmek ve harcama olasılığı yüksek kişilerin cebine para koymak suretiyle ekonomideki toparlanmayı hızlandıracaktı. Öte yandan Cumhuriyetçiler, refaha giden yolun kamu harcamalarında büyük kesintilerden geçtiği konusunda ısrarlı. Cumhuriyetçiler tamamen yanılıyor. Bu yanlışla ilgili son çarpıcı kanıt, Dünya Ekonomisinin Görünümü raporunu yeni yayınlayan Uluslararası Para Fonu'ndan geldi. Kısa vadeli tahmin ile derinlemesine ekonomik analizi birleştiren bu rapor, bize dünya ekonomisinin tahmin edilenden çok daha kötü gittiğini ve küresel durgunluk riskinin arttığını söyleyen iç karartıcı ve rahatsız edici bir belge.
Ancak karamsar olmakla kalmayan rapor, işlerin neden bu kadar kötü gittiğine dair özenli bir inceleme içeriyor. Bu inceleme kötü haberlerin orantısız ölçüde büyük bir kısmının, Cumhuriyetçilerin ABD'ye dayatmak istediği türden kemer sıkma önlemleri uygulayan ülkelerden geldiği sonucuna varıyor. Tamam, bunu bu sözcüklerle ifade etmiyor. Aslında raporda söylenen şu: "Son birkaç yılda, daha saldırgan mali konsolidasyon programları uygulayan ülkelerdeki gelişmeler daha büyük hayal kırıklığı yarattı". Ama bu sözler aynı kapıya çıkıyor. Önde gelen Cumhuriyetçiler, durgun bir ekonomide harcamaları kısmanın (IMF jargonunda "mali konsolidasyon") istihdam yaratmak açısından kötü değil iyi olduğu görüşüne çok fazla angaje oldu.
Kongre seçimlerinin ardından, yeni Temsilciler Meclisi'ndeki Cumhuriyetçi çoğunluk ekonomi politikası konusunda "Daha az harca, daha az borçlan ve ekonomiyi büyüt" başlıklı bir manifesto yayınladı. Harcamalarda derhal büyük kesinti leri yapılması çağrısında bulunan manifesto, mali konsolidasyonun (evet, aynı terim kullanıldı) ekonomideki durgunluğu derinleştireceği görüşünü tamamen reddetti. Manifestoda, "Keynesçi olmayan etkiler" her şeyi düzeltecektir denildi. Bu görüşte en ufak bir doğruluk payı olmadığı anlaşılıyor. IMF en büyük harcama kesintilerini yapan ülkelerin aynı zamanda en derin ekonomik durgunluğu yaşayan ülkeler olduğunu gösteriyor. Gerçekten de kanıtlar, harcama kesintilerinin ekonomiye kısa vadede zarar vereceği yönündeki yerleşik görüşü önemsemeyen Cumhuriyetçilerin tamamen yanıldığını gösteriyor. Son harcama kesintilerinin, içlerinde IMF'dekilerin de olduğu uzmanların çoğunun beklediğinden daha büyük zarara neden olduğu anlaşılıyor. Bu da bizi, ekonomi politikalarının seçimden sonra nasıl bir şekil alacağı sorusuna götürüyor. Obama kazanırsa muhtemelen, daha hızlı bir dönüş yolunda olduğu görülen kademeli toparlanmayı tam istihdama dönüştürmeyi amaçlayan ılımlı teşvikler için yeniden bastıracak. Ancak Cumhuriyetçiler yanlış hatta feci olduğu diğer ülkelerde kanıtlanmış bir iktisadi doktrine bağlı. Deneyimlerin ışığında görüş değiştirmeleri de mümkün gözükmüyor.
Zaten gerçekler, Cumhuriyetçi lerin ekonomi politikalarının diğer yönlerine dair katı inancını engelleyemedi. 2008'deki felakete rağmen etkili finansal düzenlemelere hâlâ karşı olan Cumhuriyetçiler, yıllardır yanlış alarm verdikleri halde kafayı enflasyonun tehlikelerine takmış durumda. Bu yüzden, istihdam yaratma konusundaki siyaseten elverişli görüşlerinden vazgeçme olasılıkları yok. Olay şu: Mitt Romney seçimi kazanırsa, Cumhuriyetçi ler muhakkak ekonomiye dair görüşlerinin haklı çıktığını düşünür. Başka bir ifadeyle, çok kötü fikirlerin başına siyasi açıdan iyi olan şeyler gelebilir. Bu olursa, Amerikan halkı bedel öder.
The New York Times - Paul Krugman