İlke merkezli liderlik, Stephen R. Covey tarafından geliştirilen bir yaklaşımdır. Günümüzde Covey’in liderlik konusundaki görüşleri, Amerika’dan dünyanın dört bir yanına yayılmış oldukça güncel bir yaklaşımdır.
İlke merkezli liderlik, daha çok bireysel bir gelişmeyi öne çıkarmaktadır. Bunu yaparken kişilikten çok karakter üzerinde durulur. Bunun nedeni, yaratılmak istenen değişikliğin yüzeysel değil, derin olmasıdır. Karakter; dürüstlük, alçakgönüllülük, bağlılık, ölçülü olmak, cesaret, adalet, sabır, çalışkanlık gibi birtakım temel değerler üzerine kuruludur. Covey’e göre bunlar etkili yaşamın temelini oluşturan ilkelerdir ve insanlar bunları öğrenip, kendi temel kişilikleri bütünleştirdiği takdirde, gerçekten başarılı bir yaşam sürmektedirler.
İlke merkezli liderliğin üzerinde durduğu diğer bir nokta ise, insanların sahip olduğu paradigmaların gücüdür. Paradigma, Yunanca bir sözcüktür ve model, algı, kuram gibi anlamlara gelir. Daha genel olarak ise, kişinin dünya görüşü olarak değerlendirilir. İnsanların sahip oldukları paradigmaları bir harita gibi düşünmek mümkündür. Nasıl harita, arazinin kendisi değilse ve yalnızca o bölgenin genel özelliklerini gösteriyorsa, kişilerin kafalarında oluşturdukları dünyaya ilişkin harita (paradigma) da dünyanın aynısı değil, o kişinin algılamasına bağlı olarak oluşturduğu bir resimdir. Ancak bu paradigmalar öylesine güçlüdür ki, kişinin tüm davranış ve düşünüş biçimlerini etkilemektedir. İnsanların paradigmalar birbirlerinden farklı olduğundan, çoğunlukla birbirlerini anlamakta zorluk çekmektedirler.
Covey, etkili liderliğin temelinde ilkelerin olduğunu savunmakta ve bunların tıpkı fiziksel boyuttaki yerçekimi yasaları kadar, gerçek ve değişmez olduğunu ifade etmektedir. İnsanlar sahip oldukları paradigmalar nedeniyle, gerçeği olduğu gibi kavrayamadıklarından ve gerçeği değiştirmeleri de mümkün olmadığından, bu ilkelere göre hareket etmeleri sayesinde ancak etkin olabilmektedirler.
İlkeler geniş kapsamlı, derin ve temel doğrulardır. Bu doğrular benimsenerek alışkanlık haline getirildiğinde, insanlar karşılaştıkları farklı ve güç durumların üstesinden gelmeyi başarabilirler. Ancak ilkelerin kişisel değerlerle karıştırılmaması gerekir; ilkeler değerler değildir. Çünkü herkesin kendine göre değerleri vardır; fakat bunların her zaman doğrular olduğunu söylemek mümkün değildir.