İnandığınız Şeyin Peşinden Koşun
Senin işine gücüne bakış açın, genelinkine uymadığında başarısız olma ihtimalin (neredeyse kesinlik hatta) ile yorumlanacak. Binlerin aynı şekilde denediği ve pek azının mutlu sona ulaştığı yollar üzerine örnekler verilecek. Şaşırtıcı ki, bunlar sana da mantıklı gelecek!
Çünkü mutlu sona ulaşan da aynı yoldan gitmiş, ulaşamayan da! Ulaşamayan, elbette birçok eksikliğe sahip! Mi?
Bu öyle bir hipnoz ki, bizi inandığımızın gerçekleşme ihtimalinden alıkoyar. Korkuya ve endişeye yol açar. Bizler, başkalarının gerçeklik algısını satın aldığımız anda ve kendi gerçekliğimizi bir kenara koyduğumuzda, endişe ile yürüdüğümüz kendi yolumuzun yabancıları haline geliveririz. Böylelikle bilmediğimiz diyarlarda kaybolur, androjen bir hal sergileriz.
Oysa olan basittir. Kendi hayalimizin, kendi varoluşumuzun arkasında durmamışızdır. Yaptığımızın yanlışlığından, söylenenlerin yanlışlığından değil, sadece kendimize ait olan gerçeklikten uzak kaldığımız için tökezleyip düşmüşüzdür.
Ay’da rahatça yürüyemeyiz, değil mi? Ay’da yürüyebilen de, Dünya’da rahatça yürüyemez. Hangimizin algısı yanlıştır bu bağlamda? Sadece başka bakışlara ve başka yaşam deneyimlerine sahip varlıklarız o kadar. Özgürlük, ne olursa olsun, kendi gerçekliğinin peşinden koşmaya bağlıdır.
Elbette bu her zaman kolay olmaz. İnandığın şeyi bilmeli, bilinç haline taşımaktan ve uygulamaktan korkmamalısın! En basit halleri, ailevi ve yakın çevrenin söylemlerini ipi göğüsleyerek yırtarsınız ama bu sefer, inanç, toplum ve binlerce yıllık bilgiye takılırsınız!
Birçok bilgiyi sorgusuzca kabul eden hallerimiz, bu bilgileri aşmakta, yok saymakta, tecrübe etmediği halde zorlanır. Hamurumuzun içine katılmış karbonat gibidir bunlar! Şiştikçe şişerler. Aslında her şey çok basittir. “İstediğin şeyi yapmalısın.” Ama biz istediğimizi yapacak kadar cesur değiliz.